Osmanlı döneminde ki penisilin iğne nasıl üretilirdi

Osmanlı döneminde ki penisilin iğne nasıl üretilirdi
Kanuni Sultan Süleyman sefere çıkmadan önce, saray hekimlerine askerlerin seferde iken salgın hastalıklardan hasta olmamaları için ne yapmak gerektiğini sorardı.
Hekimler ise , kuvvetli bir ilacdan bahsettiler .
Sultanın da hoşuna giden bu ilaç penisilin ilaç idi. 
Hemen saray aşçılarına ferman gönderilir ve askerlere her öğün, küflü peynir verilmesi söylenirdi.
Evet , yanlış duymadınız... atalarımızın, dedelerimizin , toprak altın da muhafaza ederek küp içinde muhafaza ettikleri , küflü peynir koruyucu aşıdır.
Içinde ki probiyotik bakteriler , bağırsak florasını kuvvetlendirir ve iç organların ömrünü uzatır.
O zaman şartlarında bir sefer yaklaşık 2 sene sürerdi.
Asker 6 ay yürüyerek gider ve 6 ay yürüyerek geri dönerdi..tozun toprağın havaya kalktığı, tuvalet ve banyo ihtiyacının zor karşılandığı bu sağlıksız şartlar altında , düşman askerleri telef olurdu. Salgın hastalıktan toplu asker ölümleri olurdu.
Ancak Osmanlı askerleri bu salgından etkilenmez , basit bir grip gibi atlatırlardı ..
Sebebi ise sefere çıkmadan önce yemeye başladıkları küflü gömme peynirdi ...

Ülkemizde yaygın olarak tüketilen küflü peynirde, başta kanser olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıkmasında etkisi bulunan aflatoksin maddesi tespit edildi.
Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Atasever, değişik marketlerde satışa sunulan 50 değişik türde küflü peynir üzerinde 3 ay süren araştırmanın sonucunda tüketilen peynirlerin yüzde 88’inde aflatoksin maddesi ortaya çıktığını, bunun da halk sağlığı açısından büyük risk oluşturduğunu ifade etti.
Türk Gıda Kodeksi’nin kabul ettiği limit değerinin üzerinde aflatoksin maddesi içeren besin maddelerinin tüketilmesinin insan sağlığı açısından zararlı olduğunu anlatan Atasever, şunları kaydetti:
“Yaygın olarak tüketilen küflü peynirlerde, başta kanser olmak üzere karaciğerlerde tahribata yol açan aflatoksin maddesi tespit ettik.
Özellikle Doğu ve İç Anadolu’da daha fazla tüketilen küflü peynirin, 50 değişik türü üzerinde yaptığımız araştırmada, yalnızca 7’sinde aflatoksin maddesine rastlanılmadı.
Peynirlerin yüzde 6’sında ise Türk Gıda Kodeksi’nin bildirdiği değerin üzerinde bu maddenin bulunduğu görüldü. Ülkemizdeki kanser vakalarının önemli nedenlerinden biri de bu peynirin tüketilmesi olabilir.”
“Yeşil renkli küflü peynir tüketilmeli”
Atasever, yeşil renkli peynirlerde aflatoksin maddesinin görülme olasılığının düşük olduğunu, siyah, beyaz ve kırmızı renkli küflü peynirlerde ise söz konusu maddenin fazla miktarda bulunduğunu söyledi.
Yeşil renkli peynirlerin tüketimde tercih edilmesini öneren Atasever, küflü peynirin, bekletilerek küflendirmekten ziyade bir tür mikroorganizma olan penicillium roqueforti enjekte ederek yapılması gerektiğini dile getirdi.
Avrupa ülkelerinde bu peynirin starter kültür olarak kullanılan seçilmiş özel küfün enjekte edilerek yapıldığına işaret eden Atasever, aflatoksin maddesi içeren ürünlerin uluslararası pazarlarda satışa sunulamadığına da dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Türkiye Avrupa Birliği’ne üye olduğunda aflatoksin içeren besin maddelerinin üretimine izin verilmeyecek. Dolayısıyla küflü peynir de üretilemeyecek. Bu yüzden 2-3 ay bekletip doğal olarak küflenmesi sağlanan peynirlerin, penicillium roqueforti enjekte edilerek üretilmesi gerekiyor. Bu halkın sağlığı açısından büyük önem taşıyor.”

Yorumlar

Popüler Yayınlar